Prof. Dr. Selim Doğanay
Endoftalmi göz içi boşluğunun enflamatuar hastalığıdır. Genellikle enfeksiyöz nedenlerle oluşabilmesine karşın enfeksiyoz olmayan nedenlerden dolayı da oluşabilmektir. Panoftalmi terimi ise gözün tüm dokularının enflamatuar duruma eşlik etmesi olarak tarif edilir. Son yıllarda katarakt cerrahisi ve vitreoretinal cerrahide kesilerin küçülmesi, glokom cerrahilerinde mikroinvazif girişimler, kullanılan göz içi lenslerinin önceden yüklenmiş enjektör sistemlerinde kullanımı, cerrahi sterilizasyondaki teknolojik gelişimler, tek kullanımlık alet ve malzemelerin kullanım alanına girmesi, medikal ve ilaç sanayi alanlarındaki gelişmeler, endoftalmi oranlarında ciddi düşüşe neden olmuştur. Tüm bunlara rağmen endoftalmi, göz cerrahilerinde, hastanın ve göz cerrahının kaçınmak için gayret sarf ettiği korkutucu bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır.
Enfeksiyöz endoftalmiler göz cerrahileri sonrası nadir görülmesine karşın gözde kalıcı görme hasarı ve gözün kaybına kadar giden durumlara yol açtığından, gerek göz doktorları gerekse hasta açısından can sıkıcı klinik bir durumdur. Ayrıca cerrah ve çalıştığı kurum açısından da ciddi medikolegal problemlere neden olabilmektedir.
Bu derlememizde aslında çok farklı klinik tablolarla karşımıza çıkabilen endoftalmi klinik durumunu, ameliyat sonrası gelişen enfeksiyöz endoftalmi açısından; profilaksi, klinik bulgular, risk faktörleri, tedavide medikal ve cerrahi yaklaşımlar ve kişisel deneyimler başlıkları sınırlı tutularak değerlendirilecektir.
Enfeksiyöz endoftalmi profilaksisi
Cerrahi endoftalmi profilaksisinde birçok yöntem tarif edilmektedir. Özellikle göz içi cerrahilerinde uygulanan endoftalmi profilaksi yöntemleri son yıllarda endoftalmi oluşumunu ciddi oranda azaltmıştır.
Kronolojik olarak baktığımızda, povidone-iodine kullanımı hala cerrahi profilakside önemini devam ettirmektedir. Povidine-iodine mükemmel bir anti septik olup, göz ameliyatları öncesi cerrahi alanın %10’ luk povidine-iodine solüsyonu ile temizlenmesi ve konjonktivaya %5 lik povidine-iodine uygulaması günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yapılan bir araştırmada; ameliyat öncesi %5’ lik povidone-iodine uygulaması ile gümüş protein solüsyonunun (Argyrol) konjonktivaya uygulaması karşılaştırıldığında %5’ lik povidone-iodine lehine belirgin şekilde kültür pozitif endoftalmilerin azaltıldığı gösterilmiştir.1 Endoftalmilerin ana kaynağını oluşturan konjonktival flora elamanlarının azaltılmasını inceleyen bir çalışmada; ameliyattan 3 gün önce topikal neomisin sülfat ve cerrahi esnasında %5 povidine iodine kullanımının konjonktivada %83 oranında sterilizasyon sağladığı gösterilmiştir.1 Povidine-iodine sadece bakterilere karşı değil virüslere, mantarlara, protozoalara ve sporlara karşıdada etkili bir antiseptiktir.2 Göz alanının dreplemesini takiben konjonktival alana uygulanan %5 lik povidine-iodinin, bol göz içi kullanımına uygun sıvı ile oküler cerrahiye başlamadan önce alandan uzaklaştırılması önemlidir. Povidine- iodine endotele toksik etki göstermektedir.
Ciulla ve arkadaşları kanıta dayalı literatürlerin gözden geçirildiği derlemede endoftalmi profilaksisinde ameliyat öncesi povidine-iodine kullanımının tek en etkili yol olduğunu belirtmektedir.3 Nenwitch ve arkadaşlarının çalışmasında %1 betadinin ameliyattan 1 dakika önce konjonktivaya damlatılmasının endoftalmi oranını % 0.17’ den % 0.065 indirildiğini belirtmektedirler.4
Birçok göz hekimi herhangi bir risk faktörü olmamasına karşın elektif göz içi cerrahileri öncesi topikal antibiyotik kullanımını önermektedir. Topikal kullanılan bir antibiyotiğin enfeksiyonu önleyebilmesi için kullanımı sonrasında, minimal durdurucu konsantrasyonun üstüne çıkması gerekmektedir.5 Ancak ameliyat öncesi kullanılan topikal antibiyotiklerin kullanımı ile ilgili şu anda çok kesin bir cevap bulunmamaktadır. Amerikan katarakt cemiyetinin 2014 yılında yaptığı bir değerlendirmede toplam 7767 hekimin %85 i ameliyat öncesi topikal antibiyotik kullandığını ifade etmiştir. Bu hekimlerin %48’ i ameliyattan 3 gün önce, %32’si 1 gün önce, %20’ si ameliyat günü topikal antibiyotiğe başlamışlardır.6 Geriye dönük olarak yapılan bir çalışmada 42426 göz değerlendirilmiştir. Bu çalışmada; olgular ameliyattan bir gün önce ameliyat olacakları göze 6-8 defa/gün olacak şekilde topikal siprofloksasin damlatılmış ve olgulara sistemik antibiyotik, ameliyat sonunda intrakameral ve subkonjonktival antibiyotik kullanılmamış. Sonuçta bu olgularda endoftalmi oranı %0.09 olarak tespit edilmiştir.7 Bu oran ESCRS endoftalmi çalışmasındaki sub-grupta intrakameral antibiyotik alanlarda %0.075 olarak gerçekleşmiştir.7 Ta ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada ameliyat öncesi 3 gün ofloksasin kullanımının ameliyattan 1 saat önce antibiyotik kullanımına oranla konjonktiva bakteriyal florasını ciddi oranda azalttığını göstermişlerdir.8
ESCRS endoftalmi çalışmasındaki veriler plasebo grubuna oranla labaratuar olarak doğrulanan endoftalmi olgularının, katarakt cerrahisinden 1 saat önce 2 damla levofloksasin kullanan gruba oranla plasebo grubunda endoftalmi riskinin arttığı bulunmuş ancak bu sonuçlar istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.5,9 Özellikle 4. Kuşak kinolonların, levofloksasine oranla daha geniş spekturumlu etki, daha güçlü ve gram pozitif bakterilere daha etkili olması, göze penetrasyonunun daha iyi olması yanında resistan oluşumunun daha azalması gibi birçok avantajı bulunmaktadır. Kinolon grubundaki ilaçlara bakıldığında yapılan çalışmalarda moxifloksasinin; gatifloksasin, ciprofloksasin, ofloksasin ve levofloksasine oranla antibakteriyal etkinliğinin ve oküler konsantrasyonunun daha fazla olduğu ortaya konmuştur.10-12 2008 yılında Vasavada ve arkadaşları ameliyat öncesi iki ayrı yolla moxifloksasin kullanımını karşılaştırmışlardır. Bir grupta ameliyattan 1 gün önce günde 4 kez moxifloksasin ve ameliyattan 2 saat önce ek olarak 1 damla daha moxifloksasin kullanılmış, diğer gruba ise ameliyattan 2 saat önce 1 damla, bir saat önce ise 15 dakika aralıklarla moxifloksasin damlatılmıştır. Sonuçta ameliyattan 2 saat önce başlanan ve 1 saat önce 15 dakikada bir damlatılan grupta ilacın önkamera konsantrasyonunun S.epidermidis için gerekli bilinen minumun baskılayıcı konsantrasyonunun daha da üstüne çıktığı bulunmuştur.13 Bu şonuçlara rağmen Ciulla ve arkadaşlarının sistematik bir gözden geçirme yazısında ameliyat öncesi antibiyotik kullanımının bilimsel olarak profilakside doğrulanmadığı belirmektedirler.3 2007 ESCRS çalışmasında ameliyat öncesi antibiyotik kullanımı bir opsiyon olarak düşünülebileceği belirtirken Fransız ekolü endoftalmide topikal antibiyotik kullanımını önermemektedirler.14-15 Bununla beraber ameliyat öncesi rutin antibiyotik kullanımı ameliyat maliyetlerin artması, antibiyotik direnci ve kullanılan antibiyotiklere karşı alerjik reaksiyonların gelişimi gibi bazı problemleride beraberinde getirmektedir.
Geniş prospektif çalışmalarda ameliyat öncesi antibiyotik kullanımının endoftalmi riskini azalttığı doğrulanamamıştır. Ameliyat öncesi kullanılan antibiyotik göz florasını tamamen steril hale getiremediğine göre endoftalmi olgularınıda tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır. Bununla beraber gerek medikolegal açıdan gerekse riskli olgularda cerrah mediko-legal açıdan kendini koruması açısından ameliyat öncesi 2-3 gün geniş spekturumlu topikal antibiyotik kullanımını düşünebilir. Özellikle kullanılması planlandığında antibiyotik seçeneği bakterisidal etkiye sahip gram pozitif bakteri, gram negatif bakteri, stafilokolar ve psodomonaslara etki eden spekturuma sahip bir antibiyotik seçilmesinin yerinde olacağı düşünülmektedir.3 Bu amaçla günümüzde ameliyat öncesi kullanımına en uygun antibiyotik 4. Kuşak florokinolon grubundan moxifloksasindir.
Sistemik antibitotik kullanımı: Schmitz 300000 olguda katarakt cerrahisi öncesinde sistemik antibiyotik kullanımının ek bir fayda sağlamadığını belirtmiştir. Genel kanıda endoftalmi profilaksisinde sistemik antibiyotik kullanımı konusu tartışmalı olmakla beraber önerilmemektedir.16
İntrakameral antibiyotik kullanımı: ESCRS endoftalmi çalışma grubunun 16000 olgu üzerinde yaptığı çalışmada 4 alt grup oluşturulmuştur. Bu gruplar; ameliyat sırasında antibiyotik almayanlar, ameliyat sırasında topikal antibiyotik olarak levofloksasin kullanılanlar, ameliyatta sefuroksim intrakameral ve topikal levofloksasin kullanılanlar ve sadece sefuroksim intrakameral kullanılan olgulardan oluşmaktadır. Bu gruplarda endoftalmi oluşma oranlarına bakıldığında intrakameral sefuroksim kullanılmayan grupta endoftalmi 5 kat daha fazla ortaya çıkmıştır (%0.345-%0.062). Shorstein ve arkadaşları 16264 olguluk değerlendirmelerinde; %78 olgu intrakameral antibiyotik kullanılmış (%84 sefuroksim, %15 moxifloksasin) ve çalışma sonunda intrakameral antibiyotik verilen grupta verilmeyenlerden 13 kat daha az endoftalmi meydana gelmiştir.17-18 İspanyol ekolünün 10 yıllık prospektif çalışmasında, 13000 olguda intrakameral sefuroksim kullanılanlarda %0.043, kullanılmayanlarda endoftalmi oranı %0.59, Fransız ekolünün çalışmasında 5000 olguda sefuroksim intrakameral kullanılanlarda endoftalmi oranı %0.044 iken ilaç almayanlarda %1.23 olarak bulunmuştur.19-20 Tan ve arkadaşları 11 yıllık çalışmalarında 50000 olguda sefazolin intrakameral kullanımının (1mg-0,1ml) endoftalmi oranını %0.064’ den %0.01 e indirdiğini bildirmektedirler.21 Sefazolin sefuroksim ve seftazidimin intrakameral kullanımının merkezi retina kalınlığına ve endotel hücrelerine yan etki profili olmadığı gösterilmiştir.22 Bununla beraber moxifloksasin sefuroksime oranla daha geniş spekturumlu bir ilaç olması nedeni ile son zamanlarda kliniklerde sefuroksime alternatif olarak kullanılmaktadır. Birçok çalışmada moxifloksasinin güvenli olan dozu araştırılmıştır (0,1mg/0,1ml, 0,5mg/0,1ml, 250 mikrog/0,05 ml). Moxifloksasin intrakameral kullanımının retinada veya kornea entotelinde bir hasar meydana getirmediği birçok çalışmada gösterilmiştir.23-25 Vancomisin 1mg/0,1 ml dozunda intrakameral kullanımı mevcuttur. 16000 olguluk bir çalışmada endoftalmi riskinin 1mg/0,1ml vakomisinin intrakameral kullanımı ile %0,3 den %0,008’ e indiği belirtilmektedir. Vancomisin gram pozitif bakterilere oldukça ekili olup aynı zamanda metisiline dirençli stafilokoklarada etkili bir ilaçdır. Ancak gram negatif bakterilere etkisi mevcut değildir. İntrakameral kullanımına bağlı makuler ödem oluşturması ve spekturumun sınırlı olması kullanımının yaygınlaşmasına engel olmuştur.24 Bir başka çalışmada intrakameral vancomisinle moxifloksasinin endoftalmi önlenmesinde birbirine bir üstünlük oluşturmadığı belirtilmektedir.26
Endoftalminin klinik bulguları
Enfeksiyöz endoftalmi göz içi herhangi bir ameliyat sonrası meydana gelebilir. Katarakt cerrahisi sonrası enfeksiyöz endoftalmi oluşma riski değişik yayınlarda %0,07 ile %0,13 oranları arasında bildirilmektedir.27-29 Pars plana vitrektomi sonrasında endoftalmi oranları %0,04 ile %0,07 oranlarında bildirilmektedir.27,30
Özellikle katarakt cerrahisinde fakoemülsifikasyonun kullanıma girmesi ile endoftalmi oranlarında belirgin bir azalma olmuştur. Bu azalmanın göz florasından veya dışarıdan ekstrakapsüler katarakt cerrahisinde, ameliyat yönteminin özelliği nedeni ile daha fazla mikrobiyal etkenin göz içine girişi ile açıklanmaktadır. Fakoemülsifikasyon cerrahisinde endoftalminin daha az görülmesinin nedenleri; fakoemülsifikasyon cerrahisinin eksrakapsüler katarakt cerrahisine oranla daha kapalı bir sistem olması, sıvı akışı nedeni ile dışarıdan bulaşın minimal olması ile açıklanabilir. Yapılan bir çalışmada ekstrakapsüler katarakt cerrahisinde %28.2 oranında göz içinin kontamine olduğu belirtilirken fakoemülsifikasyonda bu oran %7.6 olarak verilmektedir.31
Her ne kadar radial keratotomi veya şaşılık operasyonları göz dışı cerrahileri olarak kabul edilse bile bu olgularda da endoftalmi riski mevcuttur. Bu risk şaşılık opererasyonlarında skleral perforasyon, radial keratotomide ise korneal kesiye bağlı oluşabilecek perforasyon veya keratite sekonder gelişebilir.32-33
Penetran keratoplasti sonrasında enfeksiyöz endoftalmi oranları %0,11 ile %0,18 arasında verilmektedir. Bu oranlar kombine katarakt ve penetran keratoplastide %0,19, filtran glokom cerrahisinde %0,06-%1.8 arasında bildirilmektedir.27,34-35 İntravitreal enjeksiyonlar sonrasıda 0.019-%0.07 oranlarında ciddi endoftalmi olguları gelişebilmektedir.36 (fotoğraf 1)
Enfeksiyöz endoftalmilerde mikroorganizmaların kaynağı genellikle göz kapağı, lakrimal kese, konjontivada kolonize olan mikroorganizmalardır. Endoftalmiye neden olan mikroorganizmaların %90’nı gram pozitif aerobik bakteriler, %7 sini, gram negatif bakteriler ve %3’nü mantarlar oluşturur.37 Bununla beraber anerobik bakteriler de enfeksiyöz endoftalmilere neden olabilirler. Mantarlar nadir olsada enfeksiyöz endoftalmilerin nedeni olabilmektedir. Katarakt cerrahisi sonrası epidemik mantar enfeksiyonlarına bağlı endoftalmi serileri literatürde bildirilmiştir.38-40
Enfeksiyöz endoftalmilerin hasta kaynaklı nedenlerin yanısıra ameliyatta kullanılan sıvılar, viskoelastikler, sterilizasyonu problemli aletler, donor kornea, havadan bulaşlar kaynak oluşturabilmektedir. Bu etkenler endoftalmi patlamalarına neden olabilmesi açısından çok iyi değerlendirilmeli ve dikkate alınmalıdır.
Akut endoftalmiler ameliyat sonrası 6. haftaya kadar oluşabilmektedir. Başlangıç bulguları; görme keskinliğinde akut başlayan azalma, afferent pupiller defekt, ağrı, hipopiyon, korneal ödem, korneal infitrat, önkamerada fibrin reaksiyonu, vitreusta inflamasyon, retinit ve/veya retinal periflebit olarak sayılabilir. Göz eksternal olarak değerlendirildiğinde siliyer enjeksiyonla beraber kırmızı göz, kemozis, kapaklarda ödem oluşması görülebilir. Eğer tablo eksternal göz dokularınada yayılmışsa göz hareketlerinde belirgin kısıtlanma, propitozis tabloları endoftalmiye eşlik edebilmektedir. Enfeksiyoz endoftalmilerde en sık izole edilen bakteri s.epidermidis olarak gösterilmektedir. S.epidermidis enfeksiyonlarına bağlı oluşan endoftalmiler, s.aerosus, stereptokok ve gram–rod enfeksiyöz etkenlerine göre daha az virulandır. P. acnes ve mantarlar gecikmiş endoftalmi etkeni olup akut başlangıçlı endoftalmi etkenleride olabilmektedir.41-42
Basilyus türleri nadiren ameliyat sonrası endoftalmi etkeni olup genellikle travmatik göz yaralanmaları sonrası oluşan endoftalmi etkenleri arasında gösterilmektedir. Özellikle Bascilluus cereus endoftalmileri tedaviye yanıt ve görsel sonuçlar açısından en kötü sonuçların alındığı enfeksiyöz endoftalmi nedenlerindendir.
Endoftalmi vitrektomi çalışması (EVS), endoftalmi olgularının %69’ unda mikrobiyolojik olarak etkenin saptandığını ortaya koymuştur. Bu etkenlerin %70’ i koagülaz negatif mirokoklar (genellikle s.epidermidis), %10 s.aerosus, %9 stereptokoklar, %2 enterokoklar, %3 diğer gram + türler, %6 diğer gram – türler olarak vermektedir.43-45
EVS çalışmasında; klinik bazı bulgulara bakılarak kültür sonuçlarının öngörülebileceği belirtilmektedir. Örneğin; indirekt oftalmoskopik muayenede eğer retina damarları görülüyorsa bu olgularda gram – bakteri üremesi gerçekleşmemiştir. Özellikle diyabetik olgularda %58.6 gram +, koagülaz – mikrokoklar bakteriler, diyabetik olmayanlara oranla daha fazla tespit edilmiştir (diyabetik olmayanlarda %45). Korneal infiltrat varlığı, katarakt kesi yeri anormalliği (iris ve ve vitreusun korneal girişten inkarsere olması), afferent pupiller defekt, retina kırmızı reflesinin alınamaması, kişinin sadece ışığı fark etmesi, cerahi müdahaleden sonraki 2 gün içinde enfeksiyonun gelişmiş olması, gram + ve koagülaz – mikrokoklara oranla özellikle gram - organizmaları düşündürmelidir. Bu çalışmada hipopiyon seviyeleri; gram - 1.7 mm, gram + koagülaz – etkenlerde 1.2 mm, olarak bulunmuştur. Kapaklarda ödem varlığı daha çok diğer gram+ organizmaların etken olduğu görülmüştür. Lokosit sayımının 10000 üzerinde olması diğer gram+ bakterilerin etken olduğu endoftalmilerde 3 kez daha fazla olguda görülmüştür. Ağrının varlığı kültür sonucu için prediktif bir faktör olmadığı bulunmuştur. Korneal inftratın varlığı yara yeri anormalitesi kırmızı reflenin olmaması, aferent pupiller defektin varlığı enfeksiyonun cerrahi sonrası ilk 2 günde oluşması, %50 ve daha yüksek olasılıkla gram – veya diğer gram + organizma etkeni olduğunun göstergesi olarak bulunmuştur. Sonuç görme keskinliğinin 20/100 ve üzerinde olduğu olgularda izole edilen organizmalar gram + koagülaz negatif mikrokoklar %84, s.aerosus %50, stereptokoklar %30, enterokoklar %14, gram – mikro organizmalar %56, olarak bulunmuştur. EVS sonuçlarına göre gram boyanmadan ziyade koagülaz – mikrokokların sonuç görme keskinlikleri daha kötü bulunmuştur. Bununla beraber endoftalmi tespit edildiğinde alınan görme keskinliği ölçümünün iyi olması, mikrobiyolojik etkenlerden daha önemlidir. Bir başka deyişle organizma ne olursa olsun, görme keskinliği başlangıçta ne kadar iyi ise vitrektomi sonrasında elde edilen sonuç görme o kadar iyi olarak bulunmuştur.46
Fotoğraf 1: İntravitreal ranizumab enjeksiyonu sonrası gelişen acinetobacter baumannii neden olduğu fulminan endoftalmi olgusu; rutin endoftalmi yaklaşımı tedavisine rağmen tedavide başarı sağlanamadı. Sonuçta; eviserasyon ameliyatı yapılmak zorunda kalındı.
Ameliyat sonrası endoftalmi sınıflaması
Tip |
Ortaya çıkış zamanı |
Muhtemel etken |
Sıklıkla beraber olduğu cerrahi |
Hirpopiyon ve ağrı |
Fulminan |
<4 gün |
Gram-bakteri P.aeruginosa |
katarakt cerrahisi |
Çok sık |
Akut |
2-11 gün |
Koagülaz – Stafilokok |
katarakt cerrahisi sonrası arka kapsülde peynirimsi beyaz kalınlaşma, |
Çok sık |
Subakut/geçikmiş başlangıç |
2 hafta-aylar |
P.acnes, s.epidermidis, mantar(candida parapsilosis) Corynebacterium sp. |
katarakt cerrahisi arka kapsül rüptürü, vitreus kaybı, sekonder G.İ.L yerleştirilmesi |
Nadiren |
Kronik/geç başlangıç |
aylar-yıllar |
Stereptokok sp. Enterekok, H.influenza, stafilokok türleri |
Filtre eden antifibrotik kullanılan blep, ince blep duvarı, kaçak olan kistik blep, katarakt cerrahisi |
Çok sık |
G.İ.L: göz içi lensi
Enfeksiyöz endoftalmi oluşumunda için risk faktörleri
Kültür pozitif enfeksiyöz endoftalmilerde primer kaynak genellikle göz yüzeyi ve göz adneks yapılarıdır. Yapılan bir çalışmada vitrektomi örneklerinden alınan sonuçlarla oküler flora arasında %82 uyum bulunmuştur.47 Endoftalmi için ameliyat öncesi risk faktörleri olarak; blefarit, konjonktivit, kanalikülit, dakriyosistit, lakrimal kanal tıkanıklıkları, kontakt lens kullanımı, diğer gözde oküler protez kullanımı48 kişinin immunsupresyonda olması ve diabetinin bulunması46,49 özellikle çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonları sayılabilir.50-51
Özellikle atopik dermatitli kişilerde ve keratokonjonktivit sikkalı olgularda yüksek oranda stafilokok kolonizasyonu oluşabilmektedir.52 Yapılan bir çalışmada sekonder göz içi yerleştirilmelerinde diğer göz içi cerrahilerine oranla daha yüksek oranda endoftalmi oluşumu bildirilmiştir.53 Sekonder göz içi lens yerleştirilmelerinde endoftalmi etkeni genellikle s. epidermidisdir. Transskleral sütürlü göz içi lensleri, polipropilen haptikli göz içi lensleri, göz içi ameliyatları öncesi kapak kenarı anormalliği olanlar, daha önceki giriş yerlerinden tekrar göz içine girilmesi, ameliyat sonrasında giriş yerlerindeki anormallikler ve defektler endoftalmi oluşumu için diğer risk faktörlerini oluşturur. Ameliyat sırasındaki risk faktörleri arasında; yetersiz kapak kenarı ve oküler yüzey desenfeksiyonu, ameliyatın uzaması, vitreus kayıpları, prolen haptikli göz içi lensleri, yetersiz ve uygun olmayan göz dreplemesi ve kirpiklerin ameliyat sahasında olması gibi etkenler gösterilebilir.54-57
Özellikle kullanılan yapışkanlı dreplerin kapak kenarlarını ve kirpikleri örtecek şeklilde iyi yapışması ve ameliyat sırasında bu yapışıklığın açılmayacak ölçüde sağlamlığı cerrahi alanın etkilenmemesi ve korunması açısından önemlidir. Polimer yüzeyler bakterilerin tutunmasında kolaylaştırıcı olduğu ve endoftalmide bir risk teşkil ettiği diğer taraftan heparin yüzeylerin bunun tam tersine yapışmayı engelliyerek bu riski azalttığı belirtilmektedir. Diğer taraftan önce yüklenmiş lenslerin kullanıma girmesi; özellikle katarakt cerrahilerinde lensin kartuşla yüklenmesi sırasındaki manipulasyonları en aza indirmiş olması, manuel katlama sırasında oküler yüzeyle lensin ilişki kurması gibi risk oluşturabilecek durumların meydana gelmesini sınırlamıştır.58-59
Penetran keratoplastilerde donor butonları endoftalmi kaynağı olabilmektedir. Bu nedenle kişisel uygulama olarak bu olgularda verici korneayı kullanmadan önce vancomisin 1mg/ml olacak şekilde ayarlanmış sıvılarda 10 dakika bekleterek kullanmakyayız. Bunun yanı sıra donor korneanın korunduğu sıvıları ve kullanılan kornea butonunu mutlaka kültüre yollamaktayız. Bu bize hem ameliyat sonrası oluşabilecek bir enfeksiyonun kaynağı hakkında ön bilgi sağlamakta hemde mediko legal açıdan önem arz etmektedir.
Ameliyat sonrasında en önemli risk faktörleri; yara yerinden kaçak olması, gömülmemiş dışarıdaki sütürler, sütür alımı, vitreusun yara yerine inkarsere olması, filtre eden bir blebin bulunması, özellikle bu blebin ince duvarlı kistik olması ve skleral tünel insizyonlar endoftalmi oluşumu için risk oluşturabilmektedir.60-66
Kronik enfeksiyöz endoftalmi
Kronik enfeksiyöz endoftalmi tanısı için, endoftalmi tablosunun ameliyat sonrası 6. haftadan sonra oluşması gerekmektedir. Kronik endoftalmide ensık izole edilen mikroorganizma s.epidermidis, p.acnes, mantarlar (özellikle candida türleri) anerobik streptokok türleri, aktinomiceş türleri ve nokardia asteroides’ dir. Özellikle p. acnes endoftalmileri tekrarlayıcı ameliyat sonrası inflamasyonlara neden olduklarından bazen enflamatuar reaksiyonlarla karışabilmektedir. Bu bakteriler özellikle kapsüler kese içerisinde kolonize olurlar ve beyaz kapsüler opasiteler meydana getirebilirler. Kültürlerde tespit edilmeleri uzun zaman alabilir. Özellikle bu sonuç için 2 hafta veya daha fazla bir zaman beklenebilir. Bu olgularda tedavide kapsülle beraber lensin alınması önerilmekle beraber bu işlem sonrasında bile tekrarlayıcı özelliğe sahip olabileceği bilinmelidir. Özellikle düşük dereceli üveit oluşturması ve topikal kortikosteroid kullanımına cevap alınması tipik özelliğini oluşturmaktadır. Bu olgularda; endoftalmide sık görülen ağrının nadir olması, katarakt cerrahisinde tam olarak alınamamış lens partiküllerine bağlı veya arka kapsül opasitesi için Nd-yag lazer sonrası görülen düşük dereceli üveit tablosunu düşündürmesi, teşhisin uzamasında etkili olabilir. Bu olgularda görülen enflamasyonun özelliği granulomatöz bir üveit tablosunu taklit etmesidir ve genellikle vitritis buna eşlik eder. Ancak bu olgularda arka kapsülde ve göz içi lensi üzerinde beyaz bir plağın görülmesi teşhis açısından düşündürücü olmalıdır. Bu beyaz plaklar özellikle periferde görülebileceğinden, şüphe duyulduğunda mutlaka pupilla tam dilate edildikten sonra dikkatli olarak muayene edilmelidir. Ancak beyaz kapsül plaklarının bakteriyel olduğu kadar, mantar enfeksiyonlarında da görülebileceği unutulmamalıdır.42,54,66-70 Mantar endoftalmilerinde beyaz inci tanesi şeklinde infiltratlar önkamerada ve vitreusta görülebilir. Hipopiyon sık olmasına rağmen granulomatöz bir inflamasyon genellikle görülmez.71-73
Trabekülektomi sonrası endoftalmi
Özellikle filtran cerrahilerden sonra haftalar hatta yıllar sonra fitran bleblere bağlı olarak endoftalmi tablosu oluşabilmektedir. Endoftalmi oranları %0.061-%1.8 oranları arasındadır. Filtran cerrahilerden sonra iki klinik tabloda enfeksiyon oluşur. Konjontivada oluşturulan blebin lokalize enfeksiyonu şeklinde olabilir. Bu tabloda enfeksiyon sadece bleb ve etrafı ile sınırlı olup vitreus boşluğu etkilenmemiştir. Diğer tabloda ise aylar veya yıllar sonrası oluşabilen bleble ilgili aynı zamanda vitreusunda tabloya eşlik ettiği endoftalmi tablosudur.74-76 Özellikle mitomisin c, 5-flurourasil gibi antiproliferatif ilaçların trabekülektomi başarısını artırmak amacı ile kullanıma girmesinden sonra, ince kistik bleplerin olduğu aynı zamanda seidel + olan olgularda bu risk artmaktadır. Yapılan bir çalışmada en sık rastlanan stereptokoklar %57, H-influenza %23 bulunmuştur. Diğer taraftan s.aerosus, psodomanas ve mantarlar ve diğer bakterilerde bleple ilgili endoftalmi oluşumuna neden olabilmektedir.74,76-79
Trabekülektomi sonrası endoftalmi için risk faktörleri arasında; inferior trabekülektomi, özellikle risk açısından önemlidir. Bunun nedeni olarak, mitomisin c kullanılan olgularda ince duvarlı ve avasküler bleplerin göz kırpılmasının kronik etkisiyle hasarlandığı ve bu bleplerden kaçak oluşma olasılığının artmasına ve sonuçta daha yüksek oranda endoftalmi oluşumuna neden olduğu bildirilmektedir.80 Diğer taraftan seton uygulamaları sonrasında da akut veya kronik endoftalmi oluşabilmektedir. İmplantın gerek konjonktivada gerekse sklerada meydana getirebileceği erezyonlar enfeksiyon açısından risk teşkil etmektedir.81-82 Filtran cerahi geçirmiş olgularda; kontakt lens kullanımı, dakriyosistit, konjonktivit, kontamine göz damlaları, üst solunum yolu enfeksiyonları endoftami gelişimi için risk faktörleri olarak gösterilmektedir.
Ameliyat sonrası oluşan endoftalmi etkeninin teşhisi
Ameliyat sonrası oluşan endoftalmi etkeninin hızlı ve doğru olarak tespit edilmesi tedavinin etkili ve doğru şekilde yapılmasını sağlamakta, sonuçta anatomik ve fonksiyonel başarı oranlarını yükseltmektedir. Özellikle moleküler biyolojik teknikler günümüzde etkenin doğru ve yüksek oranlarda tespitini mümkün kılmaktadır.
Endoftalmi örneklerinin toplanması teknikleri
Endoftalmi olgularında etkenin tespiti için önkamara sıvısı ve/veya vitreus örnekleri kullanılır. Bu örneklemeler gerek topikal gerekse sistemik veya intravitreal tedavi uygulamalarından önce alınmalıdır. Bu örneklemeler normal göz içi cerrahisi esaslarında olduğu gibi lokal alan antisepsisi ve dreplemeden sonra alınmalıdır. Bu amaçla korneal parasentezden önkamera sıvısı ve/veya vitreus boşluğundan vitreus sıvısı alınarak yapılır. Vitreus sıvısından alınan örneklerde etkenin ortaya çıkarılmasında, önkamera sıvısı örneklerine oranla daha yüksek oranda sonuç almak mümkündür. Vitreus örneklemesinde pars planadan yapılacak bir girişle alınan sıvı miktarı en az 200-300 mikro litre olmalıdır. Yöntem olarak 25 veya 27 g bir iğnenin pars planadan vitreus boşluğuna yönlendirilmesi ile ve iğnenin 2-3 cc lik enjektöre bağlanması ile basit bir girişimle gerçekleştirilebilir. Aynı girişten örnek alındıktan sonra planlanan antibiyotiklerin uygun dozda, vitreus boşluğuna verilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra vitrektomi işlemi sırasında kasetten alınacak örneklerin değerlendirilmesi mümkündür. Ancak pür alınan örnek ve vitrektomi kasetlerinden alınan örneklerin beraber değerlendirilmesinde %57 oranında etken bulanabilirken bunların tek başına alınması durumunda: pür vitreus örneklemesinde %44, vitrektomi kasetlerinin tek başına değerlendirmesinde %49, oranında etken ortaya konabilmektedir.83-84
Konjontiva örneklemesi, etkenin tespiti açısından normal floranın tespiti nedeni ile klinik önemi bulunmamıştır. Alınan örnekler likid kültür ortamlarına (kan kültürü şişeleri, beyin kalp infüzyon besi alanı) steril şekilde alınmalıdır. PCR analizlerinde örnekler steril şekilde alınarak steril DNA tüplerine konulmalıdır. Moleküler analiz için minumum 50 mikrolitre örnek alınması önerilmektedir. DNA analizi için alınan örnekler steril ikincil taşıyıcılara konulur. Alınan örneklerin mikrobiyoloji labaratuvarına ulaştırılmasında 2 saat aşılmamalıdır. İnoküle edilen kültür ortamları 37 derecede saklanırken, PCR tüpleri 4 derecede 48 saat veya -20 derecede daha uzun süre bekletilebilir.
Kültür metodları
Alınan örneklerden 20 miro litrelik kısım 2 ayrı slayt kullanılarak 1 slatyta May-Grünwald Giemsa ile boyanır bu slaytta lokositler ve mantarlar değerlendirilir. 2. slayt da ise gram boyama yapılarak bakteri ve mantarlar direkt bakı ile mikroskop altında değerlendirilir. Bu yöntemlerle %19 oranında etken ortaya konabilir.85
Kullanılan diğer değerlendirme yöntemi beyin kalp infüzyon besi yeri, thioglycollate besiyeri, kanlı agar besi yeri, çikolatalı agar, MacConkey agar ve Sabouraud agar besi yerleridir. Örnekler bunların dışında kan kültürü şişelerinde değerlendirilir. Kan kültürleri klasik besi yerlerin göre daha yüksek duyarlılığa ve daha düşük kontaminasyona olanak sağlar. Kan kültür ortamları aerobic bakteri (staphylococci, streptococci, enterobacteria, vb.), özellikle anaerobic bakteri (Propionibacterium acnes) ve mantar (Candida spp.) tespitinde değerlidir. Özellikle mantar üremeleri için 2 haftalık bir süreç beklenmelidir. Bunun yanı sıra üreme durumunda antibiyogramların yapılarak etkili tedavinin yönlendirilmesi sağlanır
Moleküler biyolojik teknikler
Panbakteriyal PCR incelemeleri özellikle son yıllarda modern kliniklerde endoftalmi etkenlerinin tespitinde sık başvurulan yöntemlerden biridir. Bununla beraber spesifik PCR teknikleri panbakteriyal PCR tekniğine oranla daha hızlı ve daha duyarlı olarak etkeni ortaya koyabilmektedir. Bir diğer moleküler biyoloji metodu DNA microarray analiz metodudur.86
PCR metodlarında’da etkenin %100 tespit edilmesi mümkün olmamakla beraber diğer metodlara oranla daha duyarlı hızlı bir yöntem olduğu ortadadır. Bununla beraber kültür metodlarının ve antibiyogramın tam olarak yerini alamaz. Panbakterial PCR yöntemi ile intravitreal antibiyotik uygulamalarından sonra bile pür ve dilüe vitreus örneklerinden olguların %72’sinde bakteriyel etken tespit etmek mümkün olmaktadır. Bu nedenle altın standart olarak bu yöntemin uygulaması tüm endoftalmi olgularında tavsiye edilmektedir.87
Tedavi
Medikal tedavi
Medikal tedavide ameliyat sonrası endoftalmi şuçlarında en sık elde edilen etkenlerin gram + ve gram – mikroorganizmalar olması nedeni başlangıç antibiyotik tedavisi;
Vancomisin 1 mg/0.1 ml
Ceftazidime 2.25 mg/0.1 ml veya amikasin 0.4mg/0.1 ml
Dexamethasone 0.4 mg/0.1ml (opsiyonal)
Vancomycin 25 mg
Ceftazidime 100 mg
Dexamethasone 12 mg ile 24 mg arası bir doz verilebilir
Vancomycin 25 mg/ml saat başı gün boyunca
Ceftazidime 50 mg/ml saat başı gün boyunca
Topikal steroid ve sikloplejik damla 4x1
Ciddi enflamasyon ışık hissi düzeyinde görme keskinliği, hızlı başlangıçlı endoftalmile, glokom drenaj ameliyatı olanlar ve panoftalmi olgularında mutlaka başlanmalıdır.
Vancomycin 1gr /12 saat arayla intra venöz veya oral fluorokinlon (levofloksasin 500-750 mg günde 1 kez), son yıllarda özellikle göz içi geçişi iyi olan moxifloksasin tabletler (avelox 400 mg 1x1) kullanılmaktadır.
prednisolone 1-2 mg/kg/gün-oral, Betamethasone 0.5-5 mg/kg/gün-oral, dexamethasone 0.5-5 /mg/kg/gün-oral
Vancomisin 1 mg/0.1 ml
Ceftazidime 2.25 mg/0.1 ml veya amikasin 0.4mg/0.1 ml
Dexamethasone 0.4 mg/0.1ml (opsiyonal), organizma tespit edilene kadar başlangıçta tedaviye eklenmemelidir.
Voriconazole 0.1 mg/0.2 ml veya
Amphotericin 0.005 mg/0.1 ml
Vancomycin 25 mg
Ceftazidime 100 mg
Dexamethasone 12 mg ile 24 mg arası bir doz verilebilir
Vancomycin 25 mg/ml saat başı gün boyunca
Ceftazidime 50 mg/ml saat başı gün boyunca
Topikal steroid ve sikloplejik 4x1
Ciddi olgularda bakteriyal ve fungal endoftalmilerde başlanmalıdır
Vancomisin 1 mg/0.1 ml
Ceftazidime 2.25 mg/0.1 ml veya amikasin 0.4mg/0.1 ml
Dexamethasone 0.4 mg/0.1ml (opsiyonal)
Vancomycin 25 mg
Ceftazidime 100 mg
Dexamethasone 12 mg ile 24 mg arası bir doz verilebilir
Vancomycin 25 mg/ml saat başı gün boyunca
Ceftazidime 50 mg/ml saat başı gün boyunca
Topikal steroid ve sikloplejik 4x1
Ciddi enflamasyon ışık hissi düzeyinde görme keskinliği, hızlı başlangıçlı endoftalmilerde
İntravitreal antibiyotik ve antifungal ilaçların hazırlanması
Vancomycin (1mg/0.1 ml)
Ceftazidime (2.25 mg/0.1 ml)
Amikacin 0.4 mg/0.1 ml
Amphotericin B (Fungizone) 0.005 mg/0.1 ml
Voriconazole 0.05 mg/0.1 ml
Dexamethasone 400 mikrolitre/0.1 ml
Subkonjonktival antibiyotiklerin hazırlanması
Antibiyotik | Flakon |
Eklenecek volüm |
Enjeksiyon volümü |
Dozu |
Amikacin |
100mg/2ml |
0 |
0.5 ml |
25 mg |
Ampicillin |
1gr |
5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Clindamycin |
600mg/4ml |
0 |
0.33 ml |
50 mg |
Cephalothin |
1gr |
5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Ceftazidime |
500 mg |
2.5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Chloramphenicol |
1gr |
5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Gentamicin |
80 mg/2ml |
0 ml |
0.5 |
20 mg |
Methicillin |
1gr |
5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Vancomycin |
500 mg |
5 |
0.25 ml |
25 mg |
Tobramycin |
80 mg/2ml |
0 ml |
0.5 |
20 mg |
Cefazolin |
500 mg |
2.5 ml |
0.5 ml |
100 mg |
Eklenecek volüm: Nonbakteriyostatik steril su, mg: miligram, ml: mili litre
Fortifiye topikal antibiyotik hazırlanması
Fungal endoftalmilerde sistemik antifungal kullanımı
Cerrahi Tedavi
Endoftalminin cerrahi tedavisinde kanıta dayalı çalışma olarak tüm dünyada endoftalmi vitrektomi çalışması yol gösterici olmaktadır. Bu çalışmanın amacı endoftalmi gelişen olgularda 3 girişli vitrektomiyi intravitreal tap/biopsi ile karşılaştırmaktır.
Bu çalışmaya giriş kriterleri
Bu çalışmanın sonuçları
Endoftalmi profilaksinde kendi uygulamamız
Not: Ameliyat sonrası medikal tedavide cerrahinin tipine göre antibiyotik damla dışında topikal olarak steroid damla ve non-steroid anti inflamatuar damlalarda kullanılmaktadır.
Cerrahi sonrası endoftalmi olgularına kendi yaklaşımımız (Fotoğraf 2)
Fotoğraf 2: Diyabetik vitrektomi sonrası silikon yağı alımını izleyen 2. günde gelişen akut endoftalmi olgusu. (Ameliyat öncesi 27 g iğne ile vitreus sıvısı alımı, 3 girişimli vitrektomi işlemi, retinada bulanık görünüm, periflebit ve retina yüzeyinde beyaz kremsi membranlar, ameliyat bitimi görünümü)
Not: Bu endoftalmi olgusunda kendi yaklaşımımız sonucu (bak: sayfa 24); olguda gerek gram giemsa boyamalarda gerekse örneklerin besiyerleri değerlendirilmesinde üreme olmadı. (önkamera sıvısı, vitreus sıvısı ve vitrektomi kaset örneklerinde) Ameliyat sonrası takiplerde düzeltilmiş görme keskinliği 0.2, vitreus boşluğu temiz ve tedavi tam yanıt alındı.
KAYNAKLAR