Prof. Dr. Ali Aydın
İstanbul Medipol Ü. Tıp Fakültesi Göz Hast. A.D.
Tanım:
Episkleral venöz basınç (EVB) artışı birçok primer patolojiye bağlı olarak gelişebilen klinik bir bulgudur. Bazen primer neden bulunamayınca idiopatik olarak da nitelendirilebilir. Goldmann’ın göz içi basıncı (GİB) ile ilgili denkleminde:
GİB = F/C + EVB
F: Aköz üretim hızı C: Aköz dışa akım kolaylığı
Bu denklemden de anlaşılacağı gibi EVB artışı, aköz üretimi ve dışa akım hızından bağımsız olarak GİB artışına neden olmaktadır. Ortalama EVB 8 mmHg civarındadır, başımızı öne eğdiğimizde geçici olarak yükselir.1,2Sabit olarak yüksek seyreden EVB, aközün orbital venöz sisteme akışını bloke ederek açık açılı glokoma neden olur.3Şayet erken dönemde saptanmazsa görme kaybıyla sonuçlanabilir.4
Etiyoloji:
Akut EVB artışında; her 1mmHg EVB artışı 1mmHg GİB artışına sebep olur. Ancak kronik durumlarda, EVB - GİB ilişkisi daha karmaşıktır ve tam olarak anlaşılmış değildir.5Kronik EVB artışı durumunda venöz kanın Schlemm kanalına reflüsü, aközün trabeküler ağdan dışa akım kolaylığını azaltmakta, bu da zaman içinde Schlemm kanalı ve trabeküler ağda yapısal hasara yol açmaktadır. Kronik EVB artışı durumunda primer sebep ortadan kaldırılsa bile bu yapısal hasarlar nedeniyle GİB yüksekliği devam edebilmektedir.
EVB artışı nedenlerini arteriovenöz anomaliler, venöz obstrüksiyon ve idiopatik patolojiler olarak üç alt grup altında sıralayabiliriz6,7:
Risk faktörleri:
Kafa travmaları; karotikokavernöz fistül veya dural fistül gibi arteriovenöz anomalilere neden olabileceği için EVB artışı için bir risk faktörü olarak kabul edilebilir.
Fizyopatoloji :
Aköz siliyer cisimden üretilir, ön kamarayı geçerek trabeküler ağa ulaşır. Buradan Schlemm kanalına boşalır. Schlemm kanalından intraskleral toplayıcı kanallar ile (Ascher’in aköz venleri) episkleral venöz pleksusa karışır. Buradan uzun siliyer venler ve vorteks venler aracılığıyla oftalmik vene, oradan da kavernöz sinüse dökülür (Resim 1).
Resim 1. Aközün drenajı (www.slideshare.net/RohitRao2/physiology-of-aqueous-humor)
Arteiovenöz anomaliler veya venöz obstrüksiyon nedeniyle venlerde artan basınç kan akımını episkleral arteriovenöz anastamozlara doğru yönlendirir, bu da venöz kanın orbitadan çıkışını ve aközün dışa akımını azaltır. Kronik GİB artışıyla glokomatöz hasar oluşur ve sonuçta hasta sekonder açık açılı glokom tanısını alır.
Semptomlar:
Hikaye: EVB yüksekliği olan hastalar durumlarının ve bunun altında yatan hastalıklarının farkında olmayabilirler. Genellikle tipik glokom belirti ve bulguları olmadan erken dönemde doktora başvururlar. Sonradan karotikokavernöz fistül, dural fistül veya başka bir arteriovenöz anomaliye neden olabilecek bir eski kraniyofasyal travma açısından sorgulanmalıdırlar. Ayrıca hastanın tıbbi geçmişi amiloidozis, hipertiroidi, konjestif kalp yetmezliği, hiperkoagülabilite durumları, vaskülitler, süperior vena kava sendromu, Sturge-Weber sendromu ve diğer arteriovenöz anomaliler açısından gözden geçirilmelidir.8
Fizik muayene: Şayet hasta, herhangi bir ağrı veya irritasyon olmaksızın kronik tek taraflı kızarıklık ile geliyorsa ve belirginleşmiş episkleral damarlar görülüyorsa yüksek EVB’ dan şüphelenmeliyiz (Resim 2).
Resim 2. EVB artışında tirbuşon görünümlü belirgin episkleral damarlar.(http://eyewiki.org/Elevated_Episcleral_Venous_Pressure_(EVP) )
Yüksek EVB, gonyoskopide Schlemm kanalı içinde kan reflüsü görülmesine de neden olabilir. Kanal içinde kronik kan birikimi zaman içinde kanalın iç duvarının hyalinizasyonu ile sonuçlanabilir (Resim 3).
Resim 3.Gonyoskopide EVB artışına bağlı olarak Schlemm kanalı içinde kan izleniyor. (Aydin A. et al. Intraocular pressure elevation in isolated extraocular muscle infiltration by leukaemia. Clin Experiment Ophthalmol 2011 Apr;39(3):283-5.)9
Diğer fizik muayene bulguları arasında, EVB artışının primer sebebine bağlı olarak kemozis, proptozis ve orbital üfürüm sayılabilir (Resim 4). Pulsatil ekzoftalmus, karotikokavernöz fistüle bağlı olarak EVB artışı olmuşsa saptanabilir. EVB artışına bağlı glokomatöz optik atrofi ve görme alanı kaybı diğer glokom türlerine göre daha sinsi seyreder.
Resim 4. Orbital lösemik infiltrasyona bağlı EVB artışı ortaya çıkan bir hastada gözlenen proptozis (Aydin A. et al. Intraocular pressure elevation in isolated extraocular muscle infiltration by leukaemia. Clin Experiment Ophthalmol 2011 Apr;39(3):283-5.)9
EVB artışının bazı spesifik nedenlerinin klinik özelliklerine göz atacak olursak:
İdiopatik EVB artışı: Diğer intraorbital ve intrakraniyal nedenler elendikten sonra herhangi bir neden bulamadığımız durumlarda bu tanı gündeme gelir.10Belirginleşmiş arterialize olmuş episkleral venlerin görülmesi, cupping ve görme alanı defekti yapmış yüksek GİB ölçülmesi ve gonyoskopide açının açık olması ile tanı konur. Tanısal değerlendirme; tam bir göz muayenesi ile serebrovasküler hastalıkları elemek için MR ve noninvaziv vasküler görüntülemeleri içermelidir. İdiopatik episkleral venöz staz ve buna sekonder glokom (Radius Maumenee sendromu); Schlemm kanalıyla episkleral venler arasındaki basınç farkını azaltmaya yönelik mikrocerrahi sinüzotomi girişimine yanıt verebilir.11,12
Venöz Obstrüksiyon: Ciddi tiroid oftalmopati olgularında ileri proptozis ve orbital konjesyonla birlikte EVB artışı ortaya çıkabilir.9,13Üst toraksa ait patolojiler, baştan gelen venöz dönüşü bloke ederek EVB artışına ve beraberinde ekzoftalmus, yüzde ödem ve siyanoza neden olabilirler.14
Arteriovenöz fistüller: Karotikokavernöz fistüller spontan veya travmatik olabilirler. Arteriel basınçlı kanın venöz basınçlı kavernöz sinüse dolmasıyla EVB artar. Venöz drenajın paternine göre (anterior drenaj-oftalmik venlere, posterior drenaj-petrosal sinüslere) klinik ve radyolojik bulgular değişir. Venöz drenaj anteriore yani oftalmik venlere oluyorsa oküler bulgular daha belirgin olur, BT veya MR’da süperior orbital ven dilate olarak izlenir. Bu hastalarda episkleral ve konjonktival damarlar daha belirgindir, GİB da daha yüksektir, GİB kontrolü için fistülün kapatılması gereklidir.15Arteriovenöz anomaliler intravasküler embolizasyon ve balon oklüzyonu ile primer olarak tedavi edilebilirler. Transvenöz yaklaşımların kullanıldığı yeni tekniklerde de ümit vadeden sonuçlar bildirilmiştir.
Orbital varisler:Orbital varislerde tipik olarak valsalva manevrasıyla ortaya çıkan geçici EVB artış atakları söz konusudur. Bu ataklar dışında EVB normal olduğu için glokom nadiren gelişebilir.16
Sturge-Weber sendromu: Sturge-Weber sendromu; trigeminal sinirin ilk kısmının inerve ettiği cildin en az bir bölümünü içine alan faysal hemanjiyom, konvülsiyon, intrakraniyal kalsifikasyonlar, kontrlateral hemiparezi ve ipsilateral vasküler anomalilerle karakterize, sporadik bir konjenital bozukluktur. Bu sendromda arteriovenöz fistüller içeren episkleral hemanjiyomlara bağlı GİB artışı olabilir (Resim 5).17Phelps, Schlemm kanalında aközü toplayan venlerinin traskleral-episkleral hemanjiyomların içinde yer alması veya bizzat Schlemm kanalının hemanjiyomun bir parçası olması sonucu bu durumun ortaya çıktığını ileri sürmüştür.18Hemanjiyom içindeki arteriovenöz şantlar EVB’ ı artırır, bu da GİB artışına neden olur. Gonyoskopide Schlemm kanalının içinde kan görülebilir (resim 3), ama bu bulgu patognomonik değildir.
Sturge-Weber’e bağlı glokomda medikal tedavi çoğunlukla yetersiz kalır, ciddi komplikasyonlarına rağmen cerrahi girişimler gerekir. Gonyotomi, trabekülotomi, kombine trabekülotomi-trabekülektomi, drenaj tüpleri ve non-penetran cerrahiler denenmiş ve değişik sonuçlar bildirilmiştir.17Koroidal efüzyon ve postoperatif seröz retina dekolmanları olası cerrahi komplikasyonlar arasındadır.19Filtrasyon cerrahileri esnasında skleral flep sütürlerini sıkıca atıp, geç postoperatif dönemde sütürleri kesmek koroidal efüzyonu engelleyebilir. Ciddi proptozis ve orbital konjesyon olan olgularda orbital hacim yetmezliği nedeniyle drenaj tüpleri kullanılamayabilir.
Resim 5.Sturge-Weber sendromlu hastada yüzde hemanjiyomla birlikte belirginleşmiş episkleral damarlar izleniyor.17
Orbital amiloidozis: Lokalize orbital amiloidoz ve buna bağlı EVB artışı ile glokom az sayıda bildirilmiştir. Nelson ve ark. ekstroküler damarlarda amiloidin perivasküler infiltrasyonu sonucu EVB artışının ortaya çıktığını ileri sürmüşlerdir.20
Tanı
Yüksek EVB sıklıkla altta yatan başka bir hastalığa bağlıdır. Ultrason biyomikroskopisi, orbita ultrasonografisi, bilgisayarlı aksiyel tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ve anjiyografiyi içeren ayrıntılı görüntüleme çalışmaları tanı koymak için gereklidir. Bu testleri değerlendirmede; glokom uzmanı, nörooftalmolog, beyin-orbita cerrahisi uzmanı ve nöroradyoloji uzmanından oluşan bir kurul oluşturmak doğru tanının konulması ve uygun tedavinin belirlenebilmesi için şarttır. Tanıya yönelik bu tetkikler yapıldığında herhangi bir veri elde edilemiyorsa idiopatik EVB yükseklği tanısı konulabilir.
EVB’ ı ölçmeye yönelik çeşitli testler bulunmakla birlikte klinikte rutinde kullanılmamaktadırlar. Bilimsel araştırmalarda kullanılmaları mümkün olmaktadır. Bu testler arasında direkt kanülasyon ve indirekt metodlar (venomanometri, torsiyon balans, air jet metodları) sayılabilir. Bazı araştırmacılar renkli Doppler ultrasonografi ile oftalmik venlerdeki pulsasyon basıncını ölçerek EVB’ ı değerlendirmeye çalışmışlardır.
Ayırıcı tanı
Yüksek EVB’ ın ayırıcı tanısında episkleral damarları belirginleştiren diğer bazı hastalıklar gözden geçirilmelidir. Ancak, EVB yüksekliğinin, aşağıda sayılan bu hastalıklardan daha belirgin ve daha tortüoz bir episkleral vasküler görünüme yol açtığı unutulmamalıdır.
*Ataksiya telenjektaziya
*Akut açı kapanması glokomu
*Sklerit
*Episkleral nodül
*Konjonktivit
*Akne rozasea
*Episklerit
*Yabancı cisim reaksiyonu
*Herpetik keratitler
*Uveal neoplazmlar
*Polisitemi-lösemiler
Takip ve Tedavi
EVB artışı ve buna bağlı glokomun tedavisinde ilk yaklaşım altta yatan patolojinin tedavisine yönelik olmalıdır. Primer hastalık tedavi edilemiyorsa veya tedavi edilmesine rağmen GİB yüksekliği sürüyorsa, ya da idiopatik EVB yüksekliğine bağlı glokom söz konusuysa hastalık bazı özellikler taşımakla birlikte diğer açık açılı glokomlar gibi takip ve tedavi edilmelidir. Bu durumda tedavi tıbbi veya cerrahi olabilir:
Tıbbi tedavi: EVB artışına bağlı GİB yüksekliği ve sekonder glokomda aköz üretimini inhibe eden beta blokörler ve/veya karbonik anhidraz inhibitörleri ile hastalığı kontrol altına almak bazen mümkün olabilir. Apraklonidin de, arteriel vazokonstrüksiyon ile göze giden kan akımını azaltarak GİB kontrolünde kullanılabilir.21
Cerrahi tedavi: Tıbbi tedaviyle GİB kontrolü sağlanamayan veya glokomatöz hasarı devam eden hastalarda cerrahi tedavi gündeme gelir. EVB yüksek olan hastalarda cerrahi bazı özellikler içerir. Venöz geri basıncın yüksekliği nedeniyle cerrahi esnasında veya sonrasında GİB ani düşüklüğü ve sığ ön kamara durumlarında masif koroidal efüzyonlar ve/veya kanamalar tetiklenebilir.22
Bu komplikasyonlardan kaçınmak için glokom cerrahları cerrahi yaklaşımlarında bazı değişiklikler yapmalıdırlar. Bu hastalarda filtrasyon ve şant cerrahilerinden önce profilaktik olarak alt temporal ve alt nazale sonradan da açık bırakılacak sklerostomi alanları açılmalıdır. Ayrıca gerek trabekülektomi gerekse valvli tüp cerrahilerinde skleral flepler çok sıkı sütüre edilmelidir. Valvsiz tüplerde tüp ligasyonu yapılmalıdır. Trabekülektomi sonrası basınç kontrolü için sonradan alınabilir sütürler faydalı olabilir veya kontrollü bir şekilde laserle-iğneyle sütür kesme yararlı olabilir. Cerrahi esnasında ve sonrasında ani GİB düşmelerini önlemek için ön kamarada viskoelastik bırakmak da yardımcı olabilir. Trabekülektomi hastalarında sonradan yapılacak iğnelemelerde de profilaktik sklerostomi ve ön kamaraya viskoelastik verilmesi tedbirleri mutlaka alınmalıdır.
Kaynaklar: