Glokom cerrahisi geçirmiş hastanın katarakt ameliyatı

Doç. Dr. Tamer TAKMAZ
Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Yaşlı popülasyonda katarakt ve glokom sıklıkla birlikte bulunmaktadır ve her ikiside en önemli körlük nedenlerindendir. Glokom cerrahisi geçiren hastalarda ise, katarakt oluşma riski ameliyat sonrasında belirgin biçimde artmaktadır ve bu hastaların yaklaşık olarak % 50’ sine ilk 5 yıl içerisinde katarakt ameliyatı gerekmektedir. (1-3) Glokom ameliyatı olmuş hastalarda katarakt tedavisi zor durumlardan birisidir. Bu hastalarda hem katarakt cerrahisini gerçekleştirmek hem de daha önceden yapılmış olan glokom ameliyatına ve blebe zarar vermeden, göziçi basıncını (GİB) normal değerlerde tutmak gerekmektedir.
Bu yazıda esas olarak filtran glokom cerrahisi sonrası (trabekülektomi), blebi olan olgularda dikkat edilmesi gereken durumlar ele alınmış olsada, blebi olan veya olmayan non-penetran cerrahiler, minimal invaziv glokom cerrahisi (MIGS) veya glokom implantı yerleştirilen gözlerde de benzer durumlarla karşılaşılabilmektedir.

Glokom ameliyatlarından sonra katarakt oluşma riski

Glokom ameliyatlarını takiben katarakt oluşumu artmaktadır. “Advanced Glaucoma Intervention Study” (1) sonuçlarına bakıldığında, trabekülektominin katarakt oluşumunu belirgin şekilde arttırdığı görülmektedir. Komplikasyonsuz, tek taraflı glokom cerrahisi geçiren birçok hastanın bu gözünde, ameliyat olmayan diğer göze göre daha erken dönemde katarakt gelişmektedir. Bu durumun nedeni hala tam olarak anlaşılamamıştır. Non penetran cerrahilerden sonra katarakt gelişimi penetran cerrahilere göre belirgin olarak daha az bulunmuştur. (4) Tüp şant cerrahisi sonrasında da katarakt oluşumu belirgin bir şekilde artmaktadır. “Tube versus Trabeculectomy Study” (5) sonuçlarına bakıldığında hastaların %54’ ünde 5 yıl içerisinde fakoemulsifikasyon gerektiren katarakt gelişmiştir. Günümüzde MIGS için kullanılan birçok glokom cihazı mevcuttur, ancak bunların katarakt oluşturması ile ilgili yorum yapmak için yeterli bilgi bulunmamaktadır çünkü birçoğu henüz daha erken dönemindedir ve/veya fakoemulsifikasyonla kombine bir şekilde yerleştirilmektedir.
Filtran cerrahi sonrası hipotoni, düz ön kamara ve inflamasyon katarakt oluşum riskini arttıran majör komplikasyonlardır.
de Barros ve ark. (6) çalışmalarında periferik iridektomi (PI) yapılan hastalarda postoperatif inflamasyonun daha çok olduğunu görmüş ve dar ön kamara eğilimi olmayan hastalarda PI yapılmamasını önermiştir. Cerrahi PI postoperatif inflamasyonu arttırarak katarakt oluşma riskini arttırabilmektedir. Ayrıca hümor aközün iridektomiden şantı sonucu, aközün lens yüzeyini beslemesindeki azalma katarakt oluşumu ile sonuçlanabilir.
İntraoperatif kullanılan antimetabolitler, konjonktiva manipülasyonları, tekrarlayan ikincil girişimler veya postoperatif dönemde uzun süre kullanılan topikal steroidlere bağlı olarakta katarakt gelişebilir. Mitomisin C (MMC) direkt olarak lens toksisitesi sonucu katarakt oluşumunu arttırabilir. (7) Beta radyasyon da katarakt oluşumunu arttırırken, 5-fluorourasil (5-FU) ile benzer etkiler görülmemektedir.
Postoperatif dar ön kamara, lens-kornea teması, cerrahi sırasında aşırı irrigasyon veya lens kapsülüne direkt travma sonucu hızlanmış katarakt gelişimi izlenebilir. Birçok çalışmada postoperatif hipotoni ve dar ön kamaranın katarakt oluşumunda çok önemli olduğu belirtilmiştir. (8,9)
Glokom hastalarında progresyonun değerlendirilmesinde görme alanı gibi fonksiyonel testler önemli yer tutmaktadır ve bazen erken katarakt evrelerinde bile bu testlerin doğru yapılabilmesi için katarakt ameliyatı gerekebilmektedir. (2)

Katarakt cerrahisinin bleb fonksiyonu ve GİB’ na etkisi

Birçok çalışmada katarakt cerrahisinin geçirilmiş glokom cerrahisine olan etkisi değerlendirilmiştir. Ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu (EKKE) ve trabekülektomi blebi yetersizliği arasındaki ilişki iyi bilinmektedir. (10-12) Korneaskleral yaklaşım, saydam korneal yaklaşıma göre daha fazla inflamasyon ve skar oluşumunu tetikleyebilir. Katarakt cerrahisi tekniklerinin gelişmesi, ameliyatın saydam korneal kesi ile, kısa sürede, az travma ile gerçekleştirilebilir olması sonucu postoperatif fonksiyonel bleb kaybı ve GİB yükselmesi modern cerrahi yöntemleriyle daha az görülmektedir. Ancak yine de farklı etkileri gösteren çeşitli yayınlar mevcuttur ve bunlarda da GİB’ nın genellikle 3 mmHg’ ya kadar artış gösterebildiği, bleb yetersizlik riskinin yaklaşık olarak %33 olduğu belirtilmiştir. (13-17) Bu hastalarda ilave tedavi ve/veya cerrahi gerekebilmektedir.
Katarakt cerrahisinin trabekülektomi, bleb yetersizliğine yol açmasının esas nedeni tam olarak bilinmesede en önemli faktör postoperatif inflamasyon olarak görülmektedir. (18) İnflamasyon konjonktiva, sklera veya sklera-flap ara yüzeyinde skarlaşmaya neden olabilmektedir. Rebolleda ve ark. (19) blebleri prospektif olarak değerlendirmiş ve katarakt ameliyatı sonrası hastaların %77.6’ sında bleb hacminde azalma olduğunu ve %16.3’ ünde ise bleb gözlenmediğini belirtmiştir. Halikiopoulos ve ark. (20) ise bleb yaşamını incelemiş ve 3 yıl sonunda olguların %30.5’ inde tıbbi tedavi, %12.0’ sinde ise cerrahi gerektiğini görmüşlerdir. Chen ve ark. (10) EKKE ve fakoemulsifikasyonu karşılaştırdığında özellikle EKKE grubunda fakoemulsifikasyona göre daha çok ilaç, iğneleme veya yeniden glokom ameliyatı gerektiğini belirtmişlerdir.
Bu hastalarda en önemli komplikasyon daha önce istenilen düzeyde olan GİB’ nın katarakt ameliyatı sonrasında yükselmesidir. Casson ve ark. (11) ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu ile fakoemulsifikasyonu karşılaştırmış ve fakoemulsifikasyonun EKKE’ ye göre daha iyi, uzun dönem GİB sağladığını belirtmiştir. Normalde fakoemulsifikasyon sonrası GİB’ nın bir miktar düşmesi beklenir, ancak daha önce glokom ameliyatı geçirenlerde GİB belirgin olarak yükselebilir. Liu ve ark. (21) saydam kornea kesili fakoemulsifikasyon sonrasında hastaların görme keskinliği ve bleb fonksiyonunun korunduğunu, GİB’nın yükselmediğini belirtsede birçok çalışmada postoperatif dönemde ilaç kullanılması gerekmiştir. (22,23)
Swamynathan ve ark.’nın (14) prospektif, randomize, çift kör çalışmasında ise trabekülektomiden 3 ay sonra fakoemulsifikasyon yapılan ve katarakt cerrahisi olmayan hastalar karşılaştırıldığında GİB’ nın ameliyat olanlarda belirgin olarak daha yüksek olduğu izlenmiştir.
Bu hastalarda GİB kontrolünün kaybolması birçok faktöre bağlı olarak gelişebilir. (10,24) GİB yükselmesine neden olan faktörlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir;

-50 yaş ve altındaki genç hastalar (Fibrotik aktivite fazladır).
-Glokom ameliyatından sonra geçen sürenin 6 aydan az olması.
-Katarakt cerrahisi öncesi GİB’ nın 10 mmHg üzerinde olması; bu hastalarda postoperatif GİB daha kötü olabilir ve bleb yetersizliği daha sık görülür.
-İntraoperatif iris manipülasyonu.
-Arka kapsül açılması ve vitreus kaybı.
-25 mmHg üzerinde erken GİB pikleri.
-Postoperatif steroid kullanımı.
Genel olarak glokom için seton implantı yerleştirilenlerde fakoemulsifikasyon sonrası GİB veya kullanılan ilaç sayısında belirgin değişim olmadığı belirtilmektedir. (25-28) Patel ve ark. (26) trabekülektomi olanlarda GİB’ nın etkilendiğini ancak tüp cerrahisi olanlarda etkilenmediğini belirtmektedir. Sa ve Kee (27) ise fakoemulsifikasyonun Ahmed glokom valvi yerleştirilen hastalarda GİB’ nı belirgin olarak yükseltmediğini ancak bazı gözlerde 1 ay sonra GİB’ nın arttığı ve bunlarında ilaçla kontrol altına alındığını bildirmişlerdir.

Katarakt cerrahisini etkileyebilecek faktörler

Glokomun kendisine bağlı veya glokom ameliyatı sonrası gözde gelişebilecek birçok durum, katarakt ameliyatı sırasında problemlere neden olabilir. Bu hastalarda göz önünde bulundurulması gerekenler arasında dar ön kamara, hipotoni, düşük kornea endotel hücre sayısı, zayıf pupilla dilatasyonu, floppy iris, zonül zayıflığı sayılabilir.
Başarılı bir glokom ameliyatının, katarakt cerrahisi sonrası sorunlu hale gelmesini engellemek için katarakt ameliyatı öncesinde, sırasında ve sonrasında dikkat edilmesi gereken birçok önemli konu bulunmaktadır.

Preoperatif değerlendirme

Katarakt cerrahisinin zamanlaması, iki cerrahi arasında geçen süre çok önemlidir. Fakoemulsifikasyon mümkün olduğunca geç yapılmalıdır, ne kadar erken yapılırsa risk o kadar artmaktadır. (10,16,29) Filtran cerrahi ve takip eden fakoemulsifikasyon arasında en az 6 aylık bir süre olması bleb yaşam şansını arttırmaktadır. Awai-Kasoaka ve ark. (16) trabekülektomi sonrası 1 yıl içerisinde fakoemulsifikasyon yapılmasının, yetersizlik için belirgin bir bağımsız faktör olduğunu belirtmiştir. Bu süre içerisinde, blebin tamamen stabilize olarak fakoemulsifikasyon etkisine direnç geliştirdiği düşünülmektedir.
Bu hastalarda preoperatif rutin göz muayenesi yapılırken aşağıda belirtilen bazı özellikler daha detaylı değerlendirilmelidir;

-50 yaş altındaki hastalarda risk artmaktadır.
-Siyahlarda daha sık gelişmektedir.
-Bleb fonksiyonu biyomikroskopi, OCT veya UBM ile değerlendirilmelidir. Gonyoskopi ile trabekülektomi bölgesinin patent olup olmadığı değerlendirilmelidir.
-Glokom tipi önemlidir; özellikle sekonder glokom, üveitik glokomlarda risk artmaktadır.
-Kornea endotel hücre sayı ve yapısı mümkünse seküler mikroskopi değerlendirilmelidir. Daha önce geçirilen ameliyat ve yaşla değişen kornea endoteli, fakoemulsifikasyon sonrası iyice yetersiz hale gelebilir.
-Korneal topografi, keratometri insizyon yerinin planlanması ve postoperatif astigmatizmayı azaltmak için yapılmalıdır.
-Katarakt tipi ve yoğunluğu, zonüllerin durumu belirlenmelidir.
-Pupilla dilatasyonu, psödoeksfoliasyon ve zonül zayıflığı cerrahi planlama, kapsül germe halkası, iris retraktörleri kullanımı açısından önemlidir.
-Psödoeksfoliyatif glokom, miyopi ve diyabet olması (2) postoperatif yüksek GİB’ na neden olabilir.
-GİB ve gün içindeki değişimi önemlidir. Birçok çalışmada katarakt cerrahisi öncesi GİB ne kadar yüksekse, bleb yetersizliği gelişme riskinin de o kadar arttığı belirtilmektedir. (10,16,22) GİB yüksekliği bleb fonksiyonlarının sınırda olduğunu ve katarakt cerrahisi sonrası skarlaşmaya daha duyarlı olduğunu göstermektedir.
-Görme alanı, optik disk morfolojisi ve OCT, HRT gibi testlerle optik sinir hasarı belirlenmelidir.
-Fundus muayenesi yapılmalıdır, eğer aydınlatılamıyorsa B-scan USG ile arka segment değerlendirilmelidir.
-Katarakt operasyonu sonrası, GİB değişikliğine bağlı refraktif sürprizler olabilir. Ortalama 2 mmHg artış ön görülen ve aktüel refraksiyon arasında -0.36 D’ lik kayma ile sonuçlanabilir. Bu nedenle göziçi lens (GİL) gücü hesaplaması sırasında ve hasta bilgilendirmede bu durum göz önünde bulundurulmalıdır. (30)

Ameliyat sırasında dikkat edilmesi gereken durumlar

Günümüz modern katarakt ameliyatı teknikleri ile glokom ameliyatı olmuş gözlerde sorunsuz bir cerrahi gerçekleştirilebilir. Bunun için fakoemulsifikasyon sırasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli konular şu şekilde özetlenebilir;
-Katarakt cerrahisi topikal veya hastanın durumuna göre genel anestezi ile yapılmalıdır. Retrobulber anestezi uygulanmamalı ve Honan balonu kullanılmamalıdır. Bu durumda hipotoni ve ön kamara darlığı artabilir, yoksa da gelişebilir.
-Minimal konjonktival manipülasyon yapılmalı, mümkünse konjonktivaya hiç dokunulmamalıdır. Saydam korneal kesili fakoemulsifikasyon ile bu risk azalmaktadır.
-Saydam kornea kesileri trabekülektomi alanından olabildiğince uzak bir bölgeden yapılmalıdır. Genellikle temporal veya hafif inferotemporal kesiler uygun olacaktır. Bu gözlerin çoğunda ön kamara dar olduğundan, kesi yaparken ön kapsül veya irise zarar vermemeye özen gösterilmelidir.
-Eğer hipotoni mevcutsa kesi yapmak zorlaşabileceğinden viskoelastiklerden yararlanılmalıdır.
-Kibar ve minimal ön kamara manipülasyonları, blebe travmayı ve inflamasyonu azaltarak bleb yaşam şansını arttırmaktadır.
-İrise olabildiğince az müdahele edilmelidir. Ancak bu hastalarda arka sineşi, iris atrofisi, miyotik kullanımı, geçirilmiş açı kapanması atağı, yaşlılık veya psödoeksfoliasyona bağlı sıklıkla miyozis olabilmektedir. Gerektiğinde sineşiotomi, membranektomi yapılmalı veya yüksek molekül ağırlıklı viskoelastikler kullanılmalıdır. Pupillayı dilate etmek için diğer yöntemler (germe pupilloplastisi, sfinkterotomi) veya yardımcı cihazlardan (iris çengelleri, pupilla ekspansiyon halkaları) yararlanılmalıdır. Ancak çok dikkatli olmak gerekir çünkü bu manipülasyonlara bağlı olarak kan aköz bariyeri bozulmakta ve şiddetli inflamasyon gelişerek bleb yaşam şansı etkilenebilmektedir.
-Hastanın yaşı, glokom ve daha önceki ameliyatlara bağlı olarak kornea endotel yetersizliği olabilir. Katarakt ameliyatı sonrasında kronik kornea ödemi gelişmesini engellemek için, kornea endoteli dispersif viskoelastiklerle korunmalıdır. Dengeli tuz solusyonları tercih edilmelidir.
-Kapsüloreksis yapmak için ön kapsül boyandığında, bleb üzerindeki konjonktiva da boyanabilir. (31) Buna bakarak bleb fonksiyonu intraoperatif olarak değerlendrilebilir ve aynı anda bleb revizyonu yapılıp yapılmamasına karar verilebilir.
-Bu hastalarda fakoemulsifikasyon dinamikleri, ön kamara derinliği ve şişe yüksekliği ilişkisi rutindekilerden farklıdır. Ön kamaranın dar olma eğilimi fazladır. Ön kamara kollapsını önlemek için infüzyon sıvısının yüksekliği arttırılmalı ve vakum değerleri mümkün olduğunca düşük seviyede tutulmalıdır. (24)
-Çok iyi korteks temizliği yapılmalıdır çünkü geride kalan korteks, inflamasyonu arttırarak bleb yetersizliğine yol açabilir.
-Ön kamaradaki ve GİL arkasındaki viskoelastik materyal tamamen temizlenmelidir.
-Kese içine yerleştirilen tek parça, asferik, keskin kenarlı, katlanabilir hidroakrilik GİL’ leri bu hastalar için en uygun olan lenslerdir. Monofokal asferik GİL’ leri multifokal GİL’ lerine göre daha iyi kontrast duyarlılık sağlamaktadır. Bu nedenle gangliyon hücre ve görme alanı kaybı olan, glokomda progresyonu devam eden hastalarda multifokal GİL’ leri tercih edilmemelidir.
-Arka kapsül rüptürü olduğunda, eğer vitreus kaybı da varsa ön kamara vitreustan çok iyi temizlenerek, 3 parça hidrofobik akrilik GİL sulkusa yerleştirilebilir.
-Simultane fakoemulsifikasyon ve internal bleb revizyonu, preoperatif yüksek GİB ve/veya sınırda bleb fonksiyonu olanlarda, filtran blebin skarlaşmadan korunması için uygulanabilir. (22,24,32) Ön kamaraya BSS enjeksiyonu ile bleb fonksiyonu değerlendirilir. Eğer bleb kabarmıyorsa bir siklodiyaliz spatülü sklerostomi alanına ve oradan da subtenon boşluğuna ilerletilerek internal revizyon yapılabilir ve bleb fonksiyonu yeniden kazanılabilir. Bleb yetersizliği riski varsa fakoemulsifikasyon sonrası subkonjonktival 5-FU (5 mg/0.1 ml) kullanılabilir. (33)
-Hipoton bir gözde katarakt cerrahisi yapmak da zor durumlardan birisidir. İnsizyonları gerçekleştirmek zor olabilir. Viskoelastik kullanımı ile GİB arttırılabilir, ancak bu sırada ön kamaranın çok derinleşmesi başka zorlukları karşımıza çıkarır, lensin stabilizasyonu kaybolabilir. Özellikle GİL gücü hesaplamasında çok dikkatli olunmalıdır, ayrıca değişken keratometri değerleri astigmatizmanın değerlendirilmesini zor kılar. Filtran cerrahi sonrasında gelişen hipotoni katarakt ameliyatı ile giderilebilir. Postoperatif göz içerisinde viskoelastik bırakılması aközün blebe akışında azalma ve GİB yükselmesi ile sonuçlanabilir. (34) Ancak bunun terside nadiren gerçekleşebilir. Fakoemulsifikasyon sırasında basınç artışı, blebin kalıcı olarak genişlemesine yol açabilir, bu da önceden hipoton olmayan bir gözde hipotoni ve bleb dizestezisine yol açabilir.

Postoperatif takipte dikkat edilmesi gereken durumlar

Bu hastaların postoperatif takipleri çok önemlidir. Ameliyata bağlı travma veya postoperatif inflamasyon sonucu bleb yetmezliği gelişebilir. Bu durumun erken bulgularını atlamamak ve tedavi etmek bleb fonksiyonunun devamı için önemlidir.
Lazer flare fotometri ile bakıldığında subklinik düşük grade inflamasyonun 6 ay kadar devam ettiği görülmüştür. (18) Bu inflamasyon aköz hümorda fibrojenik sitokinlerin artmasına ve dolayısıyla da bleb yetersizliği riskine neden olur. Postoperatif inflamasyonu önlemek için, agresif antiinflamatuar tedavi uygulanmalıdır. Topikal steroid 1 ay rutin olarak kullanılmalıdır. Eğer steroidler kontrendike ise topikal NSAID’ ler kullanılabilir. Muayene sırasında bleb vaskülarizasyonunda veya fibrozisinde artış görülürse subkonjonktival 5-FU enjekte edilebilir. Bleb yetersizliği gelişirse bleb iğneleme yapılarak, birlikte 5-FU veya MMC kullanılabilir.
Glokomlu gözlerde fakoemulsifikasyon sonrası GİB pikleri sıklıkla görülür. Ayrıca GİB erken postoperatif dönemde fluktuasyon gösterebilir. Bu nedenle bu hastalarda GİB düzenli olarak ölçülmeli ve gerektiğinde antiglokomatöz ilaçlar kullanılmalıdır.
Katarakt cerrahisi sonrasında görme alanı, OCT, HRT ölçüm değerleri değişebilir. Bu nedenle yeni başlangıç (baseline) değerler alınarak takip edilmelidir.

Sonuç olarak glokom cerrahisi geçirmiş hastalarda katarakt cerrahisi kararı önemlidir, bu hastalarda intraoperatif ve postoperatif potansiyel komplikasyonlardan korunabilmek için tüm tedbirler alınmalıdır. Hastalar olası bleb fonksiyonu ve GİB değişimi yönünden dikkatli takip edilmelidir.

KAYNAKLAR

  1. AGIS (Advanced Glaucoma Intervention Study) Investigators. The Advanced Glaucoma Intervention Study (AGIS): 8. Risk of cataract formation after trabeculectomy. Arch Ophthalmol 2001 Dec;119 (12):1771-9.
  2. Musch DC, Gillespie BW, Niziol LM, et al. Collaborative Initial Glaucoma Treatment Study Group. Cataract extraction in the collaborative initial glaucoma treatment study: incidence, risk factors, and the effect of cataract progression and extraction on clinical and quality-of- life outcomes. Arch Ophthalmol 2006; 124(12):1694-700.
  3. Mathew RG, Murdoch IE. The silent enemy: a review of cataract in relation to glaucoma and trabeculectomy surgery. Br J Ophthalmol 2011; 95:1350-4.
  4. Gandolfi S, Quaranta L, Ungaro N, et al. Deep sclerectomy versus trabeculectomy in open angle glaucoma. 7 year prospective randomized clinical trial. Invest Ophthalmol Vis Sci 2005; 46:45–56; ARVO Abstract 1217.
  5. Gedde SJ, Herndon LW, Brandt JD, et al. Postoperative complications in the Tube versus Trabeculectomy (TVT) study during five years of follow up. Am J  Ophthalmol 2012; 153:804-14.
  6. De Barros DS, Da Silva RS, Siam GA, et al. Should an iridectomy be performed routinely as part of trabeculectomy? Two surgeon’s clinical experience. Eye 2009; 23:362-7.
  7. Robin AL, Ramakrishnan R, Krishnadas R, et al. A long-term dose response study of mitomycin in glaucoma filtration surgery. Arch Ophthalmol 1997; 115:969-74.
  8. Tornqvist G, Droslum LK. Trabeculectomies. A long-term study. Acta Ophthalmol (Copenh) 1991; 69:450-4.
  9. Popovic V, Sjostrand J. Long-term outcome following trabeculectomy: retrospective analysis of intraocular pressure regulation and cataract formation. Acta Ophthalmol (Copenh) 1991; 69:299-304.
  10. Chen PP, Weaver YK, Budenz DL, et al. Trabeculectomy function after cataract extraction. Ophthalmology 1998; 105(10):1928-35.
  11. Casson RJ, Riddell CE, Rahman R, et al. Long- term effect of cataract surgery on intraocular pressure after trabeculectomy: extracapsular extraction versus phacoemulsification. J Cataract Refract Surg 2002; 28(12):2159-64.
  12. Manoj B, Chako D, Khan MY. Effect of extracapsular cataract extraction and phacoemulsification performed after trabeculectomy on intraocular pressure. J Cataract Refract Surg 2000; 26:75-8.
  13. Derbolav A, Vass C, Menapace R, et al. Long-term effect of phacoemulsification on intraocular pressure after trabeculectomy. J Cataract Refract Surg 2002; 28(3):425-30.
  14. Swamynathan K, Capistrano AP, Cantor LB, WuDunn D. Effect of temporal corneal phacoemulsification on intraocular pressure in eyes with prior trabeculectomy with an antimetabolite. Ophthalmology 2004; 111(4):674-8.
  15. Sałaga-Pylak M, Kowal M, Żarnowski T. Deterioration of filltering bleb morphology and function after phacoemulsification. BMC Ophthalmol 2013; 23:13-7.
  16. Awai-Kasoaka N, Inoue T, Takihara Y, et al. Impact of phacoemulsification on failure of trabeculectomy with mitomycin-C. J Cataract Refract Surg 2012; 38:419-24.
  17. Shahid H, Salmon JF. Use of 5-fluorouracil injections to reduce the risk of trabeculectomy bleb failure after cataract surgery. J Ocul Pharmacol Ther 2010; 26:119-23.
  18. Sirwardena D, Kotecha A, Minassian D, et al. Anterior chamber flare after trabeculectomy and after phacoemulsification. Br J Ophthalmol 2000; 84:1056-7.
  19. Rebolleda G, Muñoz-Negrete FJ. Phacoemulsification in eyes with functioning filtering blebs: a prospective study. Ophthalmology 2002; 109(12):2248-55.
  20. Halikiopoulos D, Moster MR, Azuara-Blanco A, et al. The outcome of the functioning filter after subsequent cataract extraction. Ophthalmic Surg Lasers 2001; 32(2):108-17.
  21. Liu Y, Ge J, Cheng B. Phacoemulsification with silicone foldable intraocular lens implantation through a small incision in glaucomatous eyes after filtering surgery. Zhonghua Yan Ke Za Zhi 2000; 36(6):435-7.
  22. Crichton AC, Kirker AW. Intraocular pressure and medication control after clear corneal phacoemulsification and AcrySof posterior chamber intraocular lens implantation in patients with filtering blebs. J Glaucoma 2001; 10(1):38-46.
  23. Yamagami S, Araie M, Mori M, Mishima K. Posterior chamber intraocular lens implantation in filtered or non filtered glaucoma eyes. Jpn J Ophthalmol 1994; 38(1):71-9.
  24. Dada T, Bhartiya S, Baig NB. Cataract surgery in eyes with previous glaucoma surgery: pearls and pitfalls. J Current Glau Prac 2013; 7(3):99-105
  25. Gujral S, Nouri-Mahdavi K, Caprioli J. Outcomes of small incision cataract  surgery in eyes with preexisting Ahmed Glaucoma Valves. Am J Ophthalmol 2005; 140:911-3.
  26. Patel HY, Danesh-Meyer HV. Incidence and management of cataract after glaucoma surgery. Curr Opin Ophthalmol 2013; 24(1):15-20.
  27. Sa H, Kee C. Effect of temporal clear corneal phacoemulsification on intraocular pressure in eyes with prior Ahmed glaucoma valve insertion. J Cataract Refract Surg 2006; 32:1011-4.
  28. Erie JC, Baratz KH, Mahr MA, Johnson DH. Phacoemulsification in patients with Baerveldt tube shunts. J Cataract Refract Surg 2006; 32:1489-91.
  29. Husain R, Liang S, Foster PJ, et al. Cataract surgery after trabeculectomy: the effect on trabeculectomy function. Arch Ophthalmol 2012; 130:165-70.
  30. Zhang N,Tsai PL, Catoira-Boyle YP, et al. The effect of prior trabeculectomy on refractive outcomes of cataract surgery. Am J Ophthalmol 2013; 155:858-63.
  31. Dada T, Muralidhar R, Sethi HS. Staining of filtering bleb with trypan blue during phacoemulsification. Eye (Lond) 2006; 20(7):858-9.
  32. Kasahara N, Sibayan SA, Montenegro MH, et al. Corneal incision phacoemulsification and internal bleb revision. Ophthalmic Surg Lasers 1996; 27:361-6.
  33. Sharma TK, Arora S, Corridan PG. Phacoemulsification in patients with previous trabeculectomy: role of 5- fluorouracil. Eye (Lond) 2007; 21(6):780-3.
  34. Doyle W, Smith MF. Effect of phacoemulsification surgery on hypotony following trabeculectomy surgery. Arch Ophthalmol 2000; 118:763–5.