Yard.Doç.Dr. Sirel Gür Güngör & Dr.Aslıhan Yüce Sezen
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları A.D.
İlk defa 1944 yılında tanımlanan tilted disk sendromu (TDS) ailesel olmayan, genellikle bilateral görülen ve cinsiyet ayrımı gözetmeyen gözün konjenital anomalisidir.1,2 Genel popülasyonda görülme sıklığı %1-2’dir.3 Etiyolojisi tartışmalı olup, embriyonik optik fissürün inferior fundusda koloboma ve optik sinir inferonazalinde hipoplaziye neden olan kapanma defekti sonucu olduğu düşünülmektedir.4
Tilted disk sendromunda optik sinir vertikal aksı, optik sinir başının üst ve temporal bölgesi nazal kısmın önüne gelecek şekilde oblik yönelmiştir. Disk inferonazalinin arkaya yer değiştirmesi ve süperotemporal disk elevasyonu ile karakterize kolobomotik bir oval disk görünümüdür.5 Retina damar situs inversusu, konjenital inferonazal konus, posterior stafilom veya kolobom, miyopik astigmatizma, inferonazal retina pigment epiteli ve koroidde incelme, görme alanı defektleri ile birlikte olabilir. Bu ek patolojilerin inferonazal fundusun optik disk bölgesini de içine alacak şekilde genel ektazisi sonucu olduğu düşünülmektedir.6,7 Fundus bulguları damarlardaki minimal situs inversustan inferior fundusun tam kolobomuna kadar değişmektedir.2
Literatürde TDS’li olguların ön segment parametreleri detaylı incelenmiştir. Jonas ve Konigsreuther, TDS’li hastalarda kornea ve disk boyutlarının birbiriyle ilişkili olduğunu göstermiştir.8 Yine Jonas ve ark., TDS’li hastalarda anormal disk şekli ve anormal korneal konfigürasyon arasında bağlantı olduğunu göstermişlerdir. Yazarlar, bu görünümü optik diskte şekil değişikliği yapan nedenlerin korneada da şekil değişikliği yaptığı şeklinde yorumlamışlardır.9 Buradan yola çıkılarak yapılan farklı çalışmalarda TDS’li hastalarda santral korneal kalınlığı (SKK) incelendiğinde farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Örnek ve Özdemir’in çalışmasında SKK, TDS’li ve kontrol grubundaki hastalarda benzer bulunmuştur.10 Ancak Özsoy ve ark SKK’yı TDS hastalarında daha ince saptamışlardır.11 Yine aynı çalışmada ön segment açısının da TDS’de dar olduğu gösterilmiştir.11 Bu da tilted diski olan hastaların takibinde açı kapanması glokomu açısından dikkatli olmak gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
TDS hastalarında kontrol grubuna göre artmış aksiyel uzunluk (AL) ve ovallik indeksi saptanmış ve hatta miyopinin asıl nedeninin artmış AL ve ovallik indeksi olabileceği düşünülmüştür.12 Ancak ön segment parametrelerinin ayrıntılı olarak incelendiği çalışmada TDS hastaları ve kontrol grubu arasında AL farkı saptanmamıştır.11 Yine aynı çalışmada, refraktif cerrahilerde ve multifokal göz içi lensi implantında postoperatif görsel sonuçlar üzerinde etkin bir değer olan pupil boyutunun, kontrol grubuna göre TDS’li grupta arttığı sonucuna ulaşılmıştır.11 İncelenen parametrelerden lens kalınlığının (LT) ve ön kamara derinliğinin (ACD) TDS hastalarında kontrol grubu ile benzer olduğu saptanmıştır.11 Benzer bir çalışmada ise TDS hastaları ve kontrol grubu arasında ACD değerlerinde anlamlı fark saptanmamışken, LT’nin TDS hastalarında kontrol grubuna göre artmış olduğu sonucuna ulaşılmıştır.13
Tepe noktası kör nokta olan, vertikal hattı geçebilen üst temporal görme alanı defektleri en sık görülen görme alanı kayıplarıdır. Temporal ve altudiunal defektler diğer sık rastlanan görme alanı kayıplarıdır.14-16 Görme alanının genelinde süpresyon olabilmektedir.17 Görme alanı defektlerini glokomdaki görme alanı bulguları ile ayırmak zor olabilir. Glokomda temporal defektler nadir olup en sık nazal arkuat defektler görülmektedir.18 Miyopisi olan glokom hastalarında temporal görme alanı defektleri daha sık ve daha erken olabilmektedir.19 TDS’li hastalarda disk çukurluğunun değerlendirilmesi zor olduğu için glokom tanısı koymak zordur. Literatürde TDS’de ektopik zemine uyumlu olarak optik düzeltme yapıldığında görme alanı defektlerinin azaldığını hatta kaybolduğunu göstermişlerdir.14-16 Yine Vuori ve ark. TDS hastalarında miyopik eklemelerle çalışmaya katılan hastaların %50’sinde görme alanı defektlerinin kısmen ya da tamamen kaybolduğunu göstermişlerdir.20 Bu çalışmalar glokomatöz görme alanı defektleri ve tilted diske bağlı defektlerin ayrımında, glokom şüphesi olan TDS’li hastaların takibinde anlamlı olabilir.
Retina sinir lifi tabakasında (RSLT) incelme glokomun en erken bulgularından olup21-25 nonglokomatöz optik nöropatilerde ve santral sinir sistemi hastalıklarında da görülebilmektedir ve ayırıcı tanısının yapılması zor olabilmektedir.26-30 TDS’de optik diskteki kresent oluşumundan etkilenen kısımda optik diske giriş yapan sinir lifi sayısı azdır buna bağlı olarak RSLT’de incelme olabilmektedir. Moschos ve ark. yaptıkları çalışmada TDS hastalarında diskteki kresentten etkilenen alanda diske giriş yapan sinir lifi sayısının azalmasına bağlı olarak RSLT kalınlığını üst kadranda kontrol grubuna göre daha ince saptamışlardır.31
TDS olan bir olguda RSLT ve optik diskte çukurluk muayenesi yapmak kolay değildir. Görme alanı defektleri de TDS görme alanı defektleri ile benzer olabilir. TDS’li olgularda görme alanında miyopik düzeltme ile maksimum iyileştirme olabilmektedir. TDS’si olan bir hastada glokom gelişirse bu iki durumu ayırmak zor olsa da glokomda görülebilecek progresyonu dikkatli takip etmek önemli olacaktır. Ayırıcı tanıda dikkatli oftalmik muayane, fundus fotoğrafı ile takipler, optik disk topografisi ve optik koherans tomografisi ile progresyon analizleri önemlidir.